Kapalı bir İstanbul
sabahından herkese merhaba! Bu yazıyı günün herhangi bir zamanında okuyor
olabilirsiniz bu nedenle günaydın, iyi öğlenler ve iyi akşamlar!
Finallerin bitmesiyle,bütler gelmeden kendime birkaç günlüğüne
tatil verdim. Hazır zaman varken bir yazıyı daha tamamlayabilirim diye düşündüm.
Belki başlıktan yazacağım konuya dair kopyayı almışsınızdır. Bilemiyorum. Bayburtlu
Tıpçı ile aylardır süregelen bir tartışma sonrası bu konu her şekilde bir
yerden çıkıp durdu, bende düşünmeden edemedim. İlişkilerde (bu sadece duygusal
değil arkadaşlık ilişkilerinde de düşünebilirsiniz) tiplere ne kadar önem
veriyoruz, neden?
Bayburtlu ile tartışmamız
şundan dolayıydı, kendisi minimum boyu 1.80 olan insanlarla görüşmek istediğini,
diğerlerini ‘unattractive’ bulduğunu söyledi. Kızmamın nedeni 1.80 ve üst limitinde
olmamam değil, insanları bu şekilde kategorize etmesiydi. Fakat bir yandan şunu
da düşündüm. Bütün insanlar isteklerini kategorize ediyor zaten.
“Ben esmer severim.” “Hayır fazla sarı.” “Gözlük takmasın.” “Kesinlikle
gözlüklü olsun”
Bahsettiğim kategorizeleştirmeyi
ben de yapmışımdır fakat düşündükten sonra çok saçma ve garip gelmeye başladı. Aslında
olay tamamıyla tipte bitmiyor. Bana “ama Nidalcım, göz var izam var yani..” demeyin
hiç. Gördüğümüz “düzgün” tipler ağzını bir açıyor ve şaşakalıyorum, ya da beklenmedik
bir hareketi ile yanından kaçıp uzaklaşasınız geliyor.
Sonrasında bu durumu
arkadaşlık ilişkileri üzerinden düşününce doğruya çıkan bir yol buldum. Arkadaşlıklarımızda
hiçbirimiz tip ayrıştırması yapmıyordur diye düşünüyorum (bir an aklıma yapan gruplar
geldi) Arkadaşlıkları aradaki bağ ve iletişim kuvvetlendiriyor.
Ne kadar göbeği, boyu ya da esmerliği olursa olsun her şey karşımızdaki insan ile olan iletişimimizde bitiyor. İletişim, günümüz sorunlarından kesinlikle bir tanesi😕
Farklı bir yerden de bağlamak istiyorum konuyu. Mesela ODTÜ'de hatta Ankara'nın genelinde insanlar birbirlerine 'hocam' diye sesleniyor. Ufak bir araştırma sonucu bu hocamın hikayesini öğrendim. Her insanın birbirine katacağı bir şey vardır düşüncesiyle söyleniyor ve bayağı mantıklı. Biraz geç farkına varmış olsam da insan ilişkilerinde de bu düşünce geçerli. Her insanın birbirine katacağı bir şey vardır.
Yakışıklılık ve güzellik fani şeyler, takılmayın bunlara güzel arkadaşlarım 😅
Gel gelelim fotoğraftaki menüye. Bu yazıyı yazmamdan aylar öncesi. Beşiktaş Joker No.19'un menüsü. Öncesinde var mıydı bilmiyorum fakat bu gidişimden kokteyllerinin bolluğunu yeni fark ettim. Giderseniz 'Diamond' kokteylini kesinlikle deneyin. İki kadeh yeter ve sonrası 'Merhaba İstanbul!'
Bir sonraki yazıda görüşürüz!✌
Farklı bir yerden de bağlamak istiyorum konuyu. Mesela ODTÜ'de hatta Ankara'nın genelinde insanlar birbirlerine 'hocam' diye sesleniyor. Ufak bir araştırma sonucu bu hocamın hikayesini öğrendim. Her insanın birbirine katacağı bir şey vardır düşüncesiyle söyleniyor ve bayağı mantıklı. Biraz geç farkına varmış olsam da insan ilişkilerinde de bu düşünce geçerli. Her insanın birbirine katacağı bir şey vardır.
Yakışıklılık ve güzellik fani şeyler, takılmayın bunlara güzel arkadaşlarım 😅
Gel gelelim fotoğraftaki menüye. Bu yazıyı yazmamdan aylar öncesi. Beşiktaş Joker No.19'un menüsü. Öncesinde var mıydı bilmiyorum fakat bu gidişimden kokteyllerinin bolluğunu yeni fark ettim. Giderseniz 'Diamond' kokteylini kesinlikle deneyin. İki kadeh yeter ve sonrası 'Merhaba İstanbul!'
Bir sonraki yazıda görüşürüz!✌
Hepimiz bir gün yaşlanıp buruş buruş dedeler ve nineler olacağız :) Gerçekten takılmamalıyız...
YanıtlaSilKelimesi kelimesine doğru :)
SilBir insanı tanımadan önce ilk görselliği ile karşılaşıyoruz, bu da bir önyargıyı berabernde getiriyor. Önemli olanbunu takıntı yapmamak ve kişiyi tanıdıkça önyargıyı yıkmak.
YanıtlaSil