Yardım Çağrısı: Ev Modu

23 Ağu 2020

 Yine yapacağımı yaptım ve bloğumu bir çorak arazi gibi bıraktım. Herkese tekrar tekrar merhaba! Daha kaç sefer söz verip tutmayacağım bilmiyorum. Bu sadece blog yazısı için değil şu aralar günlük hayattaki durumlar için de aynı. Son yazımdan bu yana beş ay geçti. Kesinlikle haklısınız, böyle bir sürede ve boşlukta sayısız yazı yazıp paylaşabilirdim ama yapmadım😅 Karalamalarım oldu, paylaşmayı  planladığım yazılar oldu fakat ne yazdıklarım içime sindi ne de ev modundayken bir şeyler paylaşmak istedim. Bu ev modu hayal ettiğim gibi olmadı. Dersleri, zamanı, ilişkilerimi en çok da kendimi bir düzene sokabileceğimi düşünmüştüm. 

  Haziran’ın sonuna kadar dersler söz konusuydu fakat bu konu benim için hiç de verimli geçmedi. Aynı durum çoğumuz için geçerli düşüncesindeyim. Dersleri kolayca halledeceğim bir dönemdi aslında ama evin büyüsüne kapılıp “zaten bu dersler kaydediliyor, sınavlardan bir hafta önce izler rahatlarım” düşüncesiyle zamanı geçirdim ve son anda surata basketbol topu yemiş gibi oldum. Bu arada atladığım bir şey var, ben hala Hatay’dayım daha doğrusu Yeşilpınar’da, biricik köyümdeyim.

Untitled  
 Aslında dönem derslerimi sorunsuz şekilde verdim. Sorun çıkaranlar önceki dönemden olan alttan derslerdi. Hangi mühendisliği okuyor veya okuyacak olursanız olun en az bir ders alttan sözünü verebilirim size. İçim en çok laboratuvar derslerine gitti. Dijital Tasarım dersinin laboratuvar tarafı benim için gerçekten keyifliydi ve tabii ki laboratuvarın notlarını yüksek tutmuş olmam sevmemin bir diğer, belki asıl sebebi😅 Bir an düşününce laboratuvarda ki kalabalığı bile özlediğimi fark ettim. Şuan için ders defterini kapatmak benim için rahatlık olsa da bir diğer yandan yeni dönemin başlaması için sabırsızım. Okul, derslerin online mı yoksa yüz yüze mi olacağına dair şuan için kesin bir bilgi paylaşmamış olsa da Ekim’de derslerin başlayacağını yazan akademik takvimini yayınladı. (Lütfen yüz yüze olsun!)

 Blog için çeşit çeşit yazı düşüncem vardı (kitap yorumu, dizi önerisi tarzı) ama az öncede söylediğim gibi doğru dürüst bir uğraş göstermedim. Yazıların giriş kısmı yazılıyordu, devamını nasıl yazacağımı ne hakkında yazacağımı bilmeme rağmen tuşlara basmak içimden gelmiyordu. Belki bunu geç fark ettim ama bu süreçte ufak bir ruhsal gerileme yaşadım. Ne başladığım diziyi bitirebiliyordum ne de kitabı. Bazı günler arkadaşlarımla yazışmak, görüşmek istemezken bazen birisiyle saatlerce konuşasım oluyordu. Bir diğer durumum ise sonu bilinmeyen bu süreci en verimli ve istediğim şekilde geçirmem gerektiğini bilmeme rağmen bir türlü  eyleme geçemememdi.

 “Eee ama Nidal sen batmış durumdasın” diyebilirsiniz ama öyle olmadı aslında. Evet, istediğim şekilde geçmedi ama düşünmek için çok iyi bir zamanlama oldu, hala da oluyor. Nisan ayının ortalarına kadar bunu fark etmedim. Yaptığım bir şeydi ama farkında değildim. Sonrasında kendimin, çevremin, geçmişimin, geleceğimin ve isteklerimin ne olduğunu düşündüğümün farkına vardım. Ne kadar anda kalmalıyız desem de kısa zamanlı bir ‘geçmiş-gelecek’ yapmak mantıklı olabiliyor ayrıca. 
 
 İstemediğim bir ilişki içerisindeydim. İstemememin sebebini geç anladığımı düşünsem de doğru zaman buymuş. Ani bir yükselişle başlayan bir ilişkiydi ve ilk ‘ciddi’ ilişkimdi açıkçası. Öncesinde kendimi ciddi bir ilişki istiyorum diye kodlasam da aslında şuan için öyle bir şey istemediğimin farkı vardım. Doğruyu yanlışı düşünerek biraz danışarak kendime ve karşımdakine dürüst olmam gerektiğini anladım.
 
 İlişkiler içerisinde ki dinamiği (veya dinamikleri) sorgulamamın da sebebi buymuş diye düşünmeye başladım, nasıl bir ilişki istediğimi bilmemem. Hala da bilmiyorum. Bu ilişkide öğrendiklerimden bir tanesi ilişkide kendini ve birbirini iyi tanımak. İsteklerimizi ve duygularımızı iyi bilmek ve açıklamak. Ben bunların hepsini bir bulamaç haline getirip önüme koydum doğrusu. Hoşça vakit geçirip keyif aldım ama gerçek değeri göstermedim. Bir yandan kendimi yalancı ve kandıran biri olarak görsem de bir yandan daha fazla uzatmadığım ve kendi gerçeğimle yüzleşmem gerektiğini fark ettiğim için mutluyum. Dürüst olmak, ilişkilerin bir diğer temel yapı taşı işte. Kendinize ve karşınızdakine dürüstlüğünüz. Dürüstlüğün yanında mutluluk da geliyor bilginize. Yaşadım ve anladım. Bu süreci tabii ki dostlarımla atlattım. Doğrumu ve yanlışımı görmemi sağladılar🙏  Bu yazının teşekkürleri onlara en çok.  
 
 Bu dönemin diğer bir  üzücü yanı da bu.  Arkadaşlardan uzak kalmak. İstanbul’da Eczacımla neredeyse haftanın her günü buluşur plan yapardık. Formatçımla her gün ders programımızı karşılaştırır ve görüşmek için zaman kollardık. Bunların eksikliğini bayağı bir hissediyorum😕 Sanırım özlemin yanında bir yerlerde birazcık unutkanlık da oldu bende. Fotoğraflara videolara  bakmasam sanki anılarımızı hatırlamayacakmışız gibi. Her şeyin üzerini toz kaplamış sanki. Her gün birbirinin aynı, zaman algısını kaybetmiş bir şekilde geçiyor. Bu duruma canım sıkılmaya başladı artık. Her geçen gün kendimi teselli ederken buluyorum. Bir gün daha bitti belki yarın İstanbuldasın gibisinden.


 İstanbul.. Bir kelimenin bana böyle büyük bir özlem hissettireceğini hiç düşünmezdim. Az önce de dediğim gibi özlemin yanında unutkanlık da var. Gittiğim gezdiğim yerleri, bindiğim otobüsleri unutur hale geliyorum. Geçen gün içimdeki o şehir enerjisinin bittiğini düşündüm ve bir an korktum. Kesinlikle ben de tozlandım. Bu süreçte Eczacım beni ne kadar bir şeyler üretmek için iteklese de üretmek konusunda pek bir istikrarlı olduğum söylenemez. Bir diğer yandan İstanbul’a döndüğüm de yapmak ve gitmek istediklerimin listesini hazırlamak komik geliyor. Bu fikrim İstanbul’daki haberlerden sonra değişmeye başladı tabii. En başından İstanbul’da kalsaydım kesinlikle kafayı yerdim. Hatay’a gelmek ile iyi ettiğimi düşünüyorum. Bir apartman dairesinde tıkılı kalmak. Korkutucu ve gerici. Ve bilmeyenleriniz için hastalık hastasıyımdır, bir şeyi çok abartabiliyorum 😊
 
 Şu anda ehliyet sınavı için hazırlıklar içerisindeyim ne kadar isteksiz olsam da halledip kurtulacağım için mutluyum. Bu etkinliğim dışında bir ara Ankara’ya gidip geldim, Eski Ekonomik Danışmanımın yanına. Birkaç girişimcilik seminerine katıldım, ee tabii ki online. Bolca kuzenler ve akrabalarla vakit geçirdim. Ve sanırım Hatay dozumu yeterince almış oldum.

 Neden yazarken önceden aklımıza koyduklarımız gelmez anlamıyorum. Aslında yazılarımın gecikmesindeki bir nedende bu. Zaman içerisinde, yazdığım yazı hakkında belki yeni bir şey öğrenir veya düşüncemi değiştirecek bir şey olur diye beklerim👀 Ve yazı gecikir..

Untitled 
 Diliyorum bu süreçte hepinizin sağlığı ve mutluluğu yerindedir. Dediğim gibi ben biraz ruhsal gerileme yaşadım fakat kendimi bulup fark ettiğimde toparlanabildim. Kendinize dikkat edin bu süreçte. Moralinizi motivasyonunuzu her daim yüksek tutmaya bakın! (Bu kısım hala ev modunda olanlara) Sevdiğim birkaç mod yükselten şarkıyı yan tarafa koyacağım ve tabii ki Eczacımın Youtube kanalına bakmayı da unutmayın! Bütün güzel enerjisi ile çeşitli maskeleri ve tavsiyeleri var, bunların yanında keyifli videoları da var!

 Formatçım Serik sınırları içerisinde kedileriyle uğraşırken (ki bu yazı yayımlanmaya yakın İstanbul’a geçti) , Eski Ekonomik Danışmanım online staj videolarının yanında Sex and the City’i izlerken, Eczacım yeni stajında koştururken ve ben, güzelim Yeşilpınarım’da günbegün İstanbul’a gidişimi beklerken hepinize bol sağlık ve motivasyon diliyorum! Her anınız, her gününüz değerli, unutmayın! 


 

Yorum Gönder

© MÜHENDİSİN BLOGU. Design by FCD.