Herkese iyi haftalar, iyi günler! Nabersiniz? Geçen
gün anlık olarak adımı yazdırdığım bir etkinliğe katıldım. Katılma sebebim
öncelikle Beren Saat idi bir diğeri ise etkinlik konusunu blog içeresinde de yer
almasını istemem. Yazının başlığından da anladınız bence.
Bildiğiniz gibi Ekim-Kasım arası İstanbul’da
film, tiyatro festivalleri başlar. Çeşit çeşit filmler oyunlar farklı yer ve
sahnelerde gösterime girer. Bu senede bunlardan birine katılamadım maalesef. filmEkimi
filmlerini bir göz gezdirdim fakat beni çeken bir film olmadı. Sadece mail ile
gelen bir etkinlik dikkatimi çekti geçenlerde “Sinema-TV’de Kadın: Seyirlik
Nesneden Etkin Bir Özne Olmaya Giden Yol” başlıklı bir etkinlik.Etkinlik Boğaziçi
Film Festivalince düzenleniyordu. Katılımcılar Hilal Saral, Ece Yörenç ve Beren
Saat. Beren Saat benim can damarımdır diyebilirim. İsmini okur okumaz etkinliğe
adımı yazdırdım.
Beren Saat’i
sadece güzelliğinden değil, düşünce tarzından dolayı da seviyorum. Benim açımdan
insanlara bir şey katmayacak işler yapmıyor.
Etkinlik Feriye
Cafe’nin içerisinde yer alan bir sahnede Gülay Afşar’ın moderatörlüğünde gerçekleşti.
Diledim ki sohbet biraz daha uzun sürseydi. Mükemmel üçlü yaptıkları işlerden
yola çıkarak dizilerdeki/filmlerdeki kadınlar hakkında konuştular. Etkinlik
içerisinde soru cevap kısmında beni üzen kısım -sanırım bir kişi dışında- kimse
etkinlik başlığı hakkında bir soru sormadı. Konu hep Aşk-ı Memnu’ya kaydı.
Tamam, evet, ben de Aşk-ı Memnu’yu ve Beren Saat’i seviyorum ama o günkü konu
Kadınlar üzerine idi.
Etkinlik
bittikten sonra sorumun yanıtını bir konuşmacıdan alabildim. Hilal Saral. Merak
ettiğim şuydu, belki sizlerde fark etmişsinizdir son iki senedir dizilerde kadına
şiddet çok normalmiş gibi arttı ve çok normal şekilde insanlarımız izliyor.
Sizin görüşünüz nedir diye sordum? Tek kelime ile ‘Onaylamıyorum’ dedi. Bu sorunun
cevabını uzun uzun, Beren Saat ve Ece Yörenç’den de almak isterdim.
Program sonunda 50|50|2020 sertifikası imzalandı. Sinema (sadece sinema olamayabilir) sektöründe cinsiyet eşitliğini destekleyen bir kuruluş. Detaylıca: http://collectif5050.com/
Nasıl bu kadar
normal karşılanabiliyor onu düşünüyorum. Geçen sene Hatay’a gittiğim bir vakit
televizyonda kanaldan kanala atlarken karşılaştığım bir sahne ile gerçekten şok
oldum. O dizi yazan senariste karşı susuyorum, peki ya bunu yayınlayan kanal? Onay
sürecinden nasıl geçmiş bu senaryolar?
Maalesef ki gün
içerisinde binlerce kadın şiddet taciz gibi durumlar altında kalıyor. Düşününce, bazılarımız ben ne yapabilirim ki diyor, bazılarımız hikayelerinde paylaşıyor,
24 saat sonra siliniyor her şey… Sosyal medyada dolanan yardım çığlıkları..
Sinirlenerek bitiriyorum yazıyı.. Kendinize iyi bakın, iyi haftalar!
Yorum Gönder